Olumlu düşünce veya pozitif düşünce olarak ifade edilen düşünme tarzının Pollyanna’cılık oynamak, bardağa her zaman dolu tarafından bakmaktan ibaret olmadığını biliyor musunuz? Pozitif düşünmek aşağıda gördüğünüz maddelerin hepsini kapsar ve bu şekilde düşünmekle başarı arasında reddedilemez bir ilişki vardır.
Pozitif düşünce tarzının özellikleri:
*Gelişmeye ve değişime açıktır, hızlı değişimlere zaman kaybetmeden ayak uydurabilir. (Bunu prensip sahibi olmamak, ilkesiz davranmak, rüzgara göre yön değiştirmekle karıştırmamalısınız. Kastedilen, emek sarf edilen konuyla, varılmak istenen hedefle ilgili gelişmelere göre davranabilme esnekliğidir.)
*Ezberlerin, kalıpların ötesine geçebilir.
*Her koşulda alternatif üretebilir.
*Çözüme dönüktür.
*Sıkıntılı durumların içindeki küçük ışıkları görebilmeyi sağlar.
*Hızlı karar verme yetisi kazandırır.
Pozitif düşünce – başarı ilişkisine gelince; takdir edersiniz ki yukarıda tanımladığımız tarzda düşünen bir beynin insanı götüreceği yer olumsuz düşünen, bırakın sıkıntılar içinde ışık görmeyi, güzelliklerin içinde karanlık arayan bir beynin götüreceği yerden daha güzel olacaktır. Pozitif düşünen insan kendine güvenir, ortaya iyi şeyler çıkarabileceğine, hedefine varabileceğine inanır. Ayrıca hedefe giden yolda karşısına çıkan engeller karşısında hemen pes etmez, umutsuzluğa kapılmaz. Çarelerin tükendiğini (Tabii ki hayatta böyle durumlar da vardır.) hemen kabul etmez, çözüm yolları arar, biri olmazsa bir diğerini dener. Kısaca; bütün kapasitesini kullanmadan pes etmez. Öte yandan, değiştiremeyeceğini bildiği şeyler üzerinde ısrarcı davranarak zaman kaybetmez.
Şöyle düşünün: İngilizce öğrenmek istiyorsunuz. Bunun çok zor olduğuna, başlamakta geç kaldığınıza, zaten yabancı dil öğrenmeye yatkın olmadığınıza inanırsanız mı; yoksa zaman ayırıp çalışırsanız pekala da bir şeyler yapabileceğinizi düşünürseniz mi öğrenebilme ihtimaliniz daha yüksek olur? Bu konuda kendinize inanmazsanız çalışmaya başlamanız bile sorun olacaktır. Çünkü insan yapabileceğine inanmadığı bir şey için zaman ayırmaya gönüllü olmaz. Oysa öğrenebileceğine inanan biri gerekirse günde 15 dakika daha az uyur, TV veya bilgisayar başında geçirdiği saatlerden kısar, ne yapar eder; en azından dener. Daha denemeden başarısızlığı kabul etmez. Düzenli olarak çalışmak için bir parça zaman ayıran, gayret gösteren biri mutlaka az – çok bir şeyler öğrenecektir. Bunu görmek kişiyi motive eder, buraya kadar geldiyse 1 adım daha ileriye gidebileceğini düşünür. Ve çalışmaya devam ederse gider de. Bu pozitif düşüncenin, kendine inanmanın sonucudur.
Pozitif düşünce başarıyı garantilemez, fakat başarılı olma ihtimalini kesinlikle güçlendirir. Mücadele gücünü arttırır. İnsana özgürce düşünme, olaylara geniş bir açıdan bakma yeteneği kazandırır. Sosyal çevresini genişletir; çünkü insanlar pozitif düşünen insanlara ihtiyaç duyarlar, onların varlığı kendilerine de moral ve güç verir. Ve şunu unutmayın; bu yönünüz sayesinde çevrenizin genişlemesi önünüzde daha çok kapı açılması, karşınıza daha çok fırsat çıkması demektir. Fırsatlar çoğalırsa başarılı olma ihtimali de artar, öyle değil mi?